28 Eylül 2011 Çarşamba

TURŞU

Evet bunu yaptık. Pazara gittik, turşuluk malzemeleri aldık ki 4 levent pazarı bu konuda gayet yetersizdi. Okula bu poşetlerle giriş yaptık. Sirkeler kaya tuzları falan eveeeeet.
Yurda da böyle girdik, ve hiç vakit kaybetmeden kolları sıvadık. Elbette bu ilk deneyimimiz olduğundan  mütevellit bir takım aksilikler olmadı değil. Bir kaç tabak çanak kırdık. Ve zafere giden yolda her şey mübahtır  da demedik yani, her yerel duygularla donanmış Türk kızı gibi "nazar çıktı nazar" dedik :)



Efenim, ben karışık turşu yaptım. Şöyle ki, kırmızı biberi halka halka doğradım, turşuluk salatalıkları yıkadım, tatlı ve acı biberlerimi yıkadım, hemen yanımda lahana turşusu yapan arkadaşımın  haşladığı lahanalardan da azcık çaldım. 2 baş sarımsak soydum, acurları da yıkadım. Bu saydığım turşuluk sebzeleri kavanoza yerleştirdim sıkı sıkı. Sonra neredeyse yarısına kadar dolacak şekilde üzüm sirkesi koydum içine, geri kalan boşlukları da bir kapta ayrıca hazırladığım su ve kaya tuzu karışımıyla doldurdum. Su tuz oranına gelince tamamen içgüdüsel hareket ettim. Bir kere suyun çözebildiğinden daha fazla tuz koydum, bu kesin. Garanti olsun diye, en üstüne de katı katı tuzları koydum. Kavanozu kapamadan elbette kereviz yapraklarını unutmadım (en sevdiğim). Turşular bizi utandırmasın diye de epey bir dua ettik yaparken. Güzel sözler söyledik tutsun diye. Kavanozun kapağını kapayınca bir süre ters çevirip beklettik, sirkeyle tuzlu su karışsın diyerekten. Şimdi de turşuları düşünmeden edemiyoruz. Acaba nasıl olcak diye çatlıyoruz meraktan. Açınca yine yazarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder