7 Eylül 2011 Çarşamba

Kapı Önü Gevezeliği

Az evvel Öyle Bir Geçer Zaman Ki'nin yeni sezon ilk bölümünü izledim.
Ders programı hazırlayacak olmanın heyecanını bile yenip, bir iki bir şey kenara yazmadan edemedim.
Evvela, Osman'ı bir daha ağlatmasınlar, olmamış, o da küçük çocuk neticede, her şeyi mükemmel yapamayabilir, ağlayamamış işte, çok zorlama olmuş!

Osman kadar Berrin de ağlayamıyor kuzum. Hele annelik hiç olmamış, " çocuğumu istemeyerek doğurdum anneliği" de çok yapmacık. Kendim Hakan'la evlenmişim de ondan çocuk yapmışım gibi üzülüyorum tam, o sahte ağlama, o tuhaf  " annelik" tavırları beni dizinin havasından alıp dışarı atıyor gibi gibi.Bunlara rağmen görüntü hakkaten süper perişan olmuş, gayet başarılı. O derbeder havayı soluduk onla.

Ve ve tabi ki Hakan'ın babası her zaman favorim, o adam sanırım dizide bana en gerçek gelen adam. Sesi olsun, hareketleri olsun, sanki gerçekte de Ekrem Tatlıoğlu. O kulağıyla oynaması falan bayılıyorum bayılıyorum. Vurulduğu sahneyi hala unutamıyorum, gördüğüm en iyi vurulan adam o :)
Aylin de güzelliğine güzellik katmış arkadaş! Afetti zaten, 3 le çarpmış kendini, saçlar kaşlar (özellikle kaşlarına bayılıyor ve de çok kıskanıyorum)  falan derken kıyafetleriyle de on numaraya yaklaşmış, güzelliğini seyretmekten varsa da bi yanlışını yakalayamadım sanırım, bu güzelliğin hayrını görsün diyoruz burdan tüm hemcinsleri olarak. Nazar etmemeye çalışıyoruz efem.

Tahminen o Jale kesin patronun kızı çıkacak, Mete o garson kıza aşık olduktan sonra klasik bir Türk filmi vakası izleyeceğiz orda biz. Tehditler falan.

Eğer Aylin ölmezse ki bence ölmez, kesin Soner'in gözü dönecek sinirden ve üzüntüden, dolayısıyla bu sezon kavuşur onlar. Zaten Murat çok sinir bozucu olmaya başladı, hele de o saçlarla.
Berrin'e çok yazık olmuş yalnız. Bir genç kızın en kötü 2. ya da 1. kabusu olsa gerek sevmediği bir adamla evlenmek mecburiyetinde kalmak ve bir de ondan çocuk sahibi olmak. Şimdi Ahmet'le nolur bilemedim onu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder