Az evvel söyleşiden bir parça izledim. Neden böyle konuşuyor bu insanlar (izleyiciler) bilemedim.
Bir halt anlamadım sorulanlardan, konuştuklarından, daha doğrusu konuşamamalarından.
Bir düzey eksikliği midir, bir ne konuştuğunu bilememe midir? Şaklabanlık mıdır? Hayal dünyası mıdır? Nedir bu? Ben çözemedim.
Belki de empati kuramıyorum, ne haltsa artık.
Leyla ile Mecnun'a gelince:
Dizide her şey olabiliyor. Hiçbir şey mükemmel gitmiyor, hiçbir şey hep komik ya da hüzünlü gitmiyor. Herkes birilerini kaybedip kazanabiliyor. Sevinci ve kederi aynı ölçüde tadabiliyor.
Diziye dair hiçbir şey sormazdım herhalde. Öylece izlemeyi seviyorum ben onu, bu niye böyle, ya da o nolcak sonraki bölümlerde kimse anlatmasın.
Özel şeyler sorardım ben orda olsaydım.
-Burak Aksak bunları bu genç yaşında nasıl yazıyor, nerden geliyor bu ilham onu sorardım. Bu sonucun arkasındaki birikim nedir acaba? Dizideki tüm laflar aynen onun mu onu sorardım.
-Bu oyuncular bu karakterleri nasıl bu hale getirebiliyor onu sorardım. Hele İskender karakteri..
- Burak Aksak'ın dizide yapmak isteyip de yapamadığı şeyleri sorardım. Elinde olmayan şeyleri. Tabi bir de yapmak istemeyip de yaptığı şeyleri.
-Ve tabi Serkan Keskin.. Onun dizideki halleri, onun sahneleri ayrı bir güzel. Merak ediyorum o tonlamaları kendi mi uyduruyor, yoksa planlı mıydı bunların hepsi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder