29 Temmuz 2012 Pazar

SERENAD

Zülfü Livaneli'nin son romanını almıştım plaja giderken.
Onun okuduğum ilk ve tek kitabı Mutluluk'tu ve epey zaman önceydi.
Serenad'ı genel anlamda beğendim diyebilirim ama amaları var.
Kurgu sonuna doğru daha da güzelleşiyor ama başlarında anlam veremediğim noktalar var.
Belki benim cahilliğimdendir ama bir memurun babaannesinin Ermeni olduğunun ortaya çıkmasının işine neden engel olacağını anlayamadım.
Toplumsal sorunları işlemek istiyordu evet de, hem anneanne hem babaannenin bu tip hikayeleri bence biraz zorlamaydı. Zorlamaydı işte. Kitap da bu durumun şaşırtıcılığının farkındaydı falan ama her şeyi bir yere tıkıştırmak gibi geldi bana. Bunlar bir araştırma kitabında şahane olabilirdi, ama bir roman için biraz fazla geldi bana.
Sonra kitap biraz fazla belgesel havasındaydı, kurgunun tam kavranması için yapılmıştı belki ama fazla göze batıyordu. Devamlı  Nazi dönemine ait gerçek hikayelerle romandan uzaklaştım. İzlediğim bir kaç belgeselin birleşimini andırıyordu artık bana. Devamlı bir bilgi sokuşturması, "dur şu anıyı, bu hikayeyi de anlatayım" havası yok değildi sanki. Belki de Nazi Almanya'sının bilgilerinin kitapta da bahsedilen kısmının çoğunu hiç bilmeseydim bu hava oluşmazdı, aksine daha çok severdim. .Böyle daha çok sevildiğini gördüm de.

Tabi bunlar naçizane kendi hissiyatım, sefil edebiyat bilgimle koca koca yazarları bilmiş bilmiş eleştirmek istemem. Gene de kitaptan aldığım zevke göre bir not vermek istersem :

6.9/10


http://www.dogankitap.com.tr/kitap/Serenad-1462

24 Temmuz 2012 Salı

ve evlendimm

Bir süredir evliyim, :)        

Daha tam alışamadım bu duruma:) oturduğumuz evi yerleştirmeye gelmişim de akşam tekrar babamın evine dönecekmişim gibi hala...
Düğün videomu izleyemiyorum, izledikçe yoruluyorum, ama fotoğraflara sonsuza dek bakabilirim.
Çok yorucu bir süreçti hakkaten.
Kınaymış, bohçaymış, davetli listesiymiş, masa organizasyonuymuş, gelenlerin listesinin çıkarılmasıymış, kalacak yer ayarlamaymış falan derken yorulduk.
Bir de böyle organizasyonlarda anası babası ayrı olmayacak insanın arkadaş, daha da üzücü, yorucu, gerici.

Düğün geldi ve geçti ama nasıl geçti bitti hala idrak edemiyorum. O düğün nasıl bitmiş olabilir. 80 masayı karşılamak kolay değildi çünkü.  Herkesi tek tek görmek "hoşgeldiniz" demek isteği ve bu işin yoruculuğu, 800 kişiyi karşılamakla geçecek bir düğün söz konusuydu, zor olanı başardık ama, vıcığımız çıktı. 

Tatil seçimimizi Bozcada'dan yana kullandık, müthişti. Çok dinlendiriciydi.